Sevgili Guducum
Hiç bahsetmiyorum bu ara senden. Öncelikle seni çok seviyorum. Bunu bil. Ama bazen beni öyle yoruyorsun ki. Üç gün sonra tam 18 aylık olacaksın ama sanırım sen iki yaş sendromuna girdin. Herşeyde ısrar kıyamet. Hep bi agresif, bi huzursuz. Evet, evet bu iki yaş sendromudur kesin. Değilse yapma dediğim şeyleri yapınca aldığın zevkin bi açıklaması olmalı.
Yere oturma dediğimde gidip bir de sırtını duvara dayayıp sırıtarak oturman, masanın örtüsünü çekme deyince, komple tutup yere indirmen. Bunları yaparken bu kadar eğlenmen, kahkahalar atman. Senin annene garezin mi var yavrum?
Sana kızmıyorum. Ama bazen sesimin desibeli yükseliyor tabi. O esnada da gözlerindeki anlam değişiyor, hemen farkediyorum. Bazen alt dudağın kıvrılıyor. Kıvrık kalıyor bi süre ama ağlamıyorsun, benim gönlünü almamı bekliyorsun. Ah sen ne fenasın Gudu.
Bu aralar telefona ve bilgisayara sardın. Hep telefonda resimleri ve videoları izlemek istiyorsun. Ki yüzde doksanı sana ait. Parmağınla videoları ekrandan kaydırıyor, kaydırıyor, babanla çektiğin videolar çıkınca sırıtarak onları izliyorsun. Babanı işteyken çok özlüyosun biliyorum, ama telefonla bu kadar haşır neşir olmanı istemiyorum. Evet, oyun oynamıyorsun, ki telefonlarımızda ya da bilgisayarımızda bir tane bile oyun yok zaten. Ama sonrası korkutuyor beni. Teknolojik aletlerin körpe benliğini ele geçirmesine izin vermeyeceğim oğlum. (Cümleye bak, yine mürebbiyeye bağladım)
Inşallah seni hakkıyla yetiştirebilirim. İnşallah sağlıklı, akıllı, faydalı, inançlı, vicdan ve merhamet sahibi, sağduyulu, cesur, cömert ve özgüveni yüksek bir insan olursun. Hata yapacaksın elbette, hiç korkma hata yapmaktan. Ama yeter ki telafi etmesini ve özür dilemesini bil. Annen seni öyle çok, öyle çok seviyor ki, tahmin edemezsin bile.
İmza: ağlak annen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder