Sevgili grip!
Son günlerde adını çok duyuyordum. Kiminle konuşsam, kimi arasam, ses ağzına borazan dayanmış da konuşuyormuş gibi geliyordu. Tırsıyordum. Aman bize gelme diyordum, evdeki minik yavruyu düşünüyordum en çok. Sen de kibarlık edip beni seçtin ev sahibi olarak. Teşekkürler!
Sayende altı gün boyunca ne doğru dürüst yemek yiyebildim ne uyuyabildim, sırtüstü ya da yüzüstü yatınca nefes alamadım, sağa dönsem burnumun sol tarafı, sola dönsem sağ tarafı tıkanıp, yukarda kalan diğer tarafta tarif edilmez ve dayanılmaz yanma gibi bir ağrıya sebep oldun, işin yoksa bu o tarafa, bi bu tarafa dön dur. Hadi halsizlikten sızdım kaldım diyelim, bu seferde yükseklerden düşüyormuş gibi olup sıçrayarak uyandım. Gündüzleri ayrı dert. Günde ortalama 200 hapşuruk, 500 öksürük ve 1500 burun çekme, (abartıyorum, evet) -neyse ki canı tatlı biri değilim, yoksa bir de ortalama 100 tane 'ayy' efekti olacaktı. - Resmen ses kirliliği!
Peki gripcim garip olan ne biliyor musun? bu anlattıklarıma rağmen ben seni sevdim.
Bu kadar önemsenmeyen bir hastalık olup bu kadar insanın hayatını etkiliyorsun ya kızgınlığım ondandı. Yoksa hastalıklar içinde en masumusun belki de. Bir kere geçici bir hastalıksın ve insan hayatını öyle tehlikeye atmıyorsun. Sevdiği birinin grip olduğunu duyunca insan üzülmüyor mesela. Bütün hastalıklar senin gibi olsa ya. Senin gibi kısa sürseler ve hiç izleri kalmasa. Ne güzel olurdu.
Bu kadar önemsenmeyen bir hastalık olup bu kadar insanın hayatını etkiliyorsun ya kızgınlığım ondandı. Yoksa hastalıklar içinde en masumusun belki de. Bir kere geçici bir hastalıksın ve insan hayatını öyle tehlikeye atmıyorsun. Sevdiği birinin grip olduğunu duyunca insan üzülmüyor mesela. Bütün hastalıklar senin gibi olsa ya. Senin gibi kısa sürseler ve hiç izleri kalmasa. Ne güzel olurdu.
Bu masumiyetinin yanında bir de dinlenme imkanı sunuyorsun. Sayende insanlar o yorucu rutinlerine bir mola veriyor. Sorumluluklar, görevler, ödevler hepsi beklemede. Kimse gık demiyor. Ohh, gelsin ıhlamurlar, gitsin portakallar...Bulunmaz nimet valla.
Benim için de seninle hayat bir nevi tatil oldu. Uzun zamandır yatamadığım kadar yattım, kitap okudum ve film izledim. Ehh, öyle hasta hasta pek konforlu bir tatil olmadı tabi. Beş yıldızlı otel dururken pasaklı tatil köyüne talim gibi bir şey oldu. Olsun. Hiç yoktan iyidir.
Bugün artık tamamen gittin sanırım, sadece geriye çatlak, kuru dudaklar ve burnunu çekme alışkanlığı kaldı. Bir de sanırım beynimde bir tahribata sebep oldun, ben hiç bu kadar pozitif, yumuşak biri olmamıştım, sana yazacak kadar saçmalıyor olmamın da bir nedeni olmalı. Bilemeyeceğim.
Hadi öptüm. Bye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder