Gudu hiç planlanmadan gelen bir bebek. Onu beklemiyorduk ama gelmesine çok sevindik tabi ki.
Ilk öğrenme anı, sevinç çığlıkları, o şaşkınlıklar çok güzeldi. Anı defterimizin baş köşesinde yerlerini aldılar.
Ama sonrası...Sonrası biraz zorluydu. Bir kere en önemli sorunumuz Kocamın deyimiyle "zıkkım" içmemdi. Yani sigara. Haklıydı. Benim sigara içmem onu hep irite ediyordu. Sigara naif iliskimizin kara kedisiydi hep.
Günde 3-4 tane içiyordum. Onun yanında ise çok nadir. Ama içtiğimi ondan hiç gizlemedim.
Gelelim asıl konuya, o haberi aldıktan sonra bu duruma alışmak zordu. Hayatım tamamen değişecekti. Bu durumu kabullenmek, sindirmek gerekiyordu, sakin sakin oturup düşünmek. Bu da ancak kahvenin yanında sigara içerek oluyordu, hep böle olmuştu. Şimdi sigarayı bırakmam gerekiyordu biliyordum ama bu kararı kendim vermek istiyordum, dışardan gelen baskılarla değil.Hem hazır böyle daha çok küçükken bebeğim, ismi var cismi yokken nerdeyse, kendimde bir kaç gün daha sigara içme hakkı görüyordum. :((((
Oldu mu? Hayır! Onur bir akşam öyle bir çemkirmeyle çemkirdi ki,.. Daha dört haftalık hamileyken anneliğimi sorguladı, altından kalkamayacağım şimdiden belliymiş de, keşke olmasaymış da, ben sigarayı kocamdan ve yavrumdan daha çok seviyormuşum da, falan ve filan. O akşam ikimiz birden evi terkettik. (komediye bak)
Çok üzgündüm. Onur' a çok kızgındım. Zor bir dönem geçiriyodum, nasıl anlayışsızdı. Hayalini kurunca, şöyle olacak böyle olacak diye planladığım şey gerçek olmuştu işte. Ama hiçbir şey istediğim gibi değildi. O durumumda sigara içmek elbette yanlıştı ama bu alt üst olmuş bir kafam, kalbim nasıl durulacaktı? Niye kimse beni anlamıyordu?
O akşam karar verdim, her zorda kaldığım zaman yaptığım gibi yaptım. Yukarıya havale ettim. Ve sordum Allah katında hangisi doğru olur diye? Ee belliydi zaten. Allahım bana bir emanet yollamıştı. Ona iyi bakmam gerekirdi.
Karar verdim bir daha sigara içmemeye. Onur' u aradım. Birbirimizden özür diledik. Bir daha da içmedim. Ama bir on on beş gün sanırım hormonların da etkisiyle çatacak yer arıyordum. Off of.
Çok şükür ki Allahım bana yardım etti. Hamileliğin yedinci haftasında falan bir gün dünya üzerindeki bütün ekşi tatlara birden aşerdim. Şalgam suyu, nar ekşisi, vişne suyu, ekşi elma vs. ekşi olan ne varsa yiyip içtikten sonra (buna hangi mide dayanır?) aynı günün akşamı, değil sigara su dahil herşeyden tiksindim. Yani Allah belamı verdi de denebilir;)) aylar sonra kusma ve bulantılar bittikten sonra ise zaten sigarayı unutmuş ve manevi olarak da yavrumu benimsemiş, bir daha içmemeye karar vermiştim.
Benim hamilelik ve sigara hikayem bu, şükür ki mutlu sonla bitti.
Ama anladım ki annelik duygusu ne kadar çocuk olayına istekli olursanız olun, zamanla yerleşir insanın benliğine. Hamileliğin ilk aylarında yavaş yavaş oluşmaya başlar, bebeğin kıpırdanışları hissedilince bu duygu olgunlaşır ve bebek kucağa alınınca doruk noktasına ulaşır. Hayat boyu da hep o noktada kalıyor bence.
Benim sigara hakkındaki fikrim tabi ki açık. Aklın yolu bir.
Ama ben de ilk zamanlar bir kafa karışıklığı yaşadığım için (ne yazık ki) bu ikilemde kalan bir kadını anlayabilirim. Onu desteklemem asla, kabul etmem. Sadece anlarım.
Ki ismi var cismi yok dedim ya yukarıda, altıncı ya da yedinci haftada falan bebek yaklaşık olarak bir pirinç tanesi kadar oluyor ve kalbi atıyor, cismi olsun olmasın önemli mi? kalbi atıyor ya var mı daha ötesi?
Başka da bir şey demiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder